İkinci kısım; lisan ile kalb ile dua etmektir. Eli yetişmediği bir kısım metalibi istemektir.
Bunun en mühim ciheti,
en güzel gayesi,
en tatlı meyvesi
şudur ki: "Dua eden adam anlar ki: Birisi var; onun hatırat-ı kalbini işitir, herşeye eli yetişir, her bir arzusunu yerine getirebilir, aczine merhamet eder, fakrına meded eder."
İşte ey âciz insan ve ey fakir beşer! Dua gibi hazine-i rahmetin anahtarı ve tükenmez bir kuvvetin medarı olan bir vesileyi elden bırakma, ona yapış, a'lâ-yı illiyyîn-i insaniyete çık. Bir sultan gibi bütün kâinatın dualarını, kendi duan içine al. Bir abd-i küllî ve bir vekil-i umumî gibi اِيَّاكَ نَسْتَعِينُ de. Kâinatın güzel bir takvimi ol.
(Sözler - 318)
Dertlerini görmeyen, feryatlarını işitmeyen, "Rab" olamaz.Öyle ise, اِنَّ اللَّهَ سَمِيعٌ بَصِيرٌ
cümlesiyle iki hakikat-ı azîmeyi tesbit eder.
(Sözler - 427)
2 yorum:
"Kurbanın olam Şâh-ı Resul, kovma kapından.
Didarına müştak olan Yezdan diye sevdim".
O Nûr'un a.s.m. sünnet-i seniyyesinden hissemiz ziyâde olsun cümleten..
Âlemlerin rahmeti a.s.m. mübârek olsun üzerimize..
Nurlu kandiller Ağabey..
İ'lem Eyyühel-Aziz! Kâinat bir şeceredir. Anasır onun dallarıdır. Nebatat yapraklarıdır. Hayvanat onun çiçekleridir. İnsanlar onun semereleridir. Bu semerelerden en ziyadar, nurlu, ahsen, ekrem, eşref, eltaf Seyyid-ül Enbiya Ve-l Mürselîn, İmam-ül Müttakin, Habib-i Rabb-ül Âlemîn Hazret-i Muhammed'dir.
عَلَيْهِ اَفْضَلُ الصَّلَوَاتِ مَا دَامَتِ اْلاَرْضُ وَ السَّمَوَاتُ
(Mesnevi-i Nuriye - 201)
Bilmukabele Allah Razı olsun selam ve dua ile
Yorum Gönder