1 Nisan 2009 Çarşamba

Acaba!.. bu hayattan sonra baki bir hayat varmı!..

Acaba
senin cisminde,
senin bahçende
ve senin vatanında
hayatına lâzım
ve münasib bütün levazımatı ve cihazatı
hikmet ve inayet ve rahmetle ihzar eden

ve vaktinde yetiştiren,
hattâ
senin midenin beka
ve yaşamak arzusuyla ettiği
hususî
ve cüz'î olan rızık duasını
bilen
ve işiten
ve hadsiz leziz taamlarla o duanın kabulünü gösteren
ve mideyi memnun eden

bir Mutasarrıf-ı Kadîr, hiç mümkün müdür ki;

seni bilmesin ve görmesin ve nev-i insanın en büyük gayesi olan hayat-ı ebediyeye lâzım esbabı ihzar etmesin
ve nev-i insanın
en büyük, en ehemmiyetli,
en lâyık ve umumî olan beka duasını
hayat-ı uhreviyenin inşasıyla
ve Cennet'in icadıyla kabul etmesin
ve kâinatın en mühim mahluku,
belki zeminin sultanı
ve neticesi olan nev-i insanın arş
ve ferşi çınlatan umumî
ve gayet kuvvetli duasını işitmeyip küçük bir mide kadar ehemmiyet vermesin, memnun etmesin,
kemal-i hikmetini ve nihayet rahmetini inkâr ettirsin?

Hâşâ.. yüzbin defa hâşâ!..


Hem hiç kabil midir ki;
hayatın en cüz'îsinin pek gizli sesini işitsin,
derdini dinlesin
ve derman versin
ve nazını çeksin
ve kemal-i itina
ve ihtimam ile beslesin
ve ona dikkatle hizmet ettirsin
ve büyük mahlukatını ona hizmetkâr yapsın;
ve sonra en büyük
ve kıymetdar
ve bâki
ve nazdar bir hayatın gök sadâsı gibi yüksek sesini işitmesin
ve onun çok ehemmiyetli beka duasını ve nazını ve niyazını nazara almasın.
Âdeta bir neferin kemal-i itina ile teçhizat ve idaresini yapsın;
ve muti'
ve muhteşem orduya hiç bakmasın..
ve zerreyi görsün, Güneş'i görmesin..
sivrisineğin sesini işitsin, gök gürültüsünü işitmesin?

Hâşâ.. yüzbin defa hâşâ!..


Hem hiçbir cihetle akıl kabul eder mi ki;
hadsiz rahmetli, muhabbetli
ve nihayet derecede şefkatli
ve kendi san'atını çok sever
ve kendini çok sevdirir
ve kendini sevenleri ziyade sever bir Zât-ı Kadîr-i Hakîm,
en ziyade kendini seven
ve sevimli
ve sevilen
ve Sâniini fıtraten perestiş eden hayatı
ve hayatın zâtı
ve cevheri olan ruhu,
mevt-i ebedî ile i'dam edip,
kendinden o sevgili muhibbini
ve habibini ebedî bir surette küstürsün,
darıltsın,
dehşetli rencide ederek sırr-ı rahmetini
ve nur-u muhabbetini inkâr etsin ve ettirsin?

Yüzbin defa hâşâ ve kellâ!..

Bu kâinatı cilvesiyle süslendiren bir cemal-i mutlak ve umum mahlukatı sevindiren bir rahmet-i mutlaka,
böyle hadsiz bir çirkinlikten
ve kubh-u mutlaktan
ve böyle bir zulm-ü mutlaktan, bir merhametsizlikten,
elbette nihayetsiz derece münezzehtir ve mukaddestir.



NETİCE: Madem dünyada hayat var,
elbette insanlardan hayatın sırrını anlayanlar
ve hayatını sû'-i istimal etmeyenler,
dâr-ı bekada ve Cennet-i bâkiyede, hayat-ı bâkiyeye mazhar olacaklardır. Âmennâ.

(Lem'alar - 334)

8 yorum:

Dilşâd dedi ki...

Hayatın sırrını anlayanlar
ve hayatını sû'-i istimal etmeyenler den olmak duası ile..

nurhanali dedi ki...

Amin inşallah Allah razı olsun.

Zehra Fındıklı dedi ki...

Rabbim kuluna çok yakın en yakın yeter ki sen, bir adım at. O sana koşsun...
Allah ebedi razı olsun...

nurhanali dedi ki...

Amin...Ecmain olsun...midemizin en küçük arzusunu yerine getiren her yeni baharı rızıkla doldurup bizi besliyen rabbimiz bizi(habibinin ümmetini a.s.m.) ebedi yokluk karanlık zulumatlarına bırakmaz mahv etmez idam etmez.İnşaallah

Kul dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
nurhanali dedi ki...

Amenna ve saddakna!Risale-i nur dan dün bu alıntıyı yaptım akşam derse gittim tevafuk haşir risalesi okundu.Dinledim bu yazının hem izahı hem şerhi hem tekrar tekrar isbatı.
Rabbim hayatın sırrını anlamayı nasip etsin.

Kul dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Kul dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.

Hakkımda

Fotoğrafım
taht-el Arz, bir menzil
Hem ben, madem bu asırda maddeten ve manen münferid yaşamağa ve hayat-ı içtimaiyeden çekilmeğe mecbur olmuşum; elbette hakkım yoktur ki, hayat-ı içtimaiyeyi geçirenler içinde tarihe binip istikbaldekilere görüneyim. (Emirdağ Lah.)