7 Şubat 2009 Cumartesi

Ne vakte kadar zâilat-ı fâniyeye ihtimam ve bâkiyat-ı daimeden tegafül edeceğiz.

İ'lem Eyyühel-Aziz! Senin önünde çok korkunç büyük mes'eleler vardır ki, insanı ihtiyata, ihtimama mecbur eder.

Birisi: Ölümdür ki, insanı dünyadan ve bütün sevgililerinden ayıran bir ayrılmaktır.

İkincisi: Dehşetli korkulu ebed memleketine yolculuktur.

Üçüncüsü:
Ömür az,
sefer uzun,
yol tedariki yok,
kuvvet ve kudret yok,
acz-i mutlak gibi elîm elemlere maruz kalmaktır.

Öyle ise, bu gaflet ü nisyan nedir?
Devekuşu gibi başını nisyan kumuna sokar, gözüne gaflet gözlüğünü takarsın ki
Allah seni görmesin.
Veya sen Onu görmeyesin.
Ne vakte kadar zâilat-ı fâniyeye ihtimam ve bâkiyat-ı daimeden tegafül edeceksin?
(Mesnevi-i Nuriye - 214)

2 yorum:

Kul dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Dilşâd dedi ki...

Bakiye giden yol faniden geçiyor..

Ama ben bihaberim..):

dua edin..

Hakkımda

Fotoğrafım
taht-el Arz, bir menzil
Hem ben, madem bu asırda maddeten ve manen münferid yaşamağa ve hayat-ı içtimaiyeden çekilmeğe mecbur olmuşum; elbette hakkım yoktur ki, hayat-ı içtimaiyeyi geçirenler içinde tarihe binip istikbaldekilere görüneyim. (Emirdağ Lah.)